Sayfalar

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Eyvah Geç Kaldık !!

Beni tanıyanlar kitap manyaklığımı bilirler. Tanımayanlar da yavaş yavaş öğreniyor zaten. İşin kötü tarafı bende ki sadece okumak değil, bunun içinde almak ve biriktirmekte var. Ne yazık ki en büyük sorunda sanırım taşımak. Yaşadığım mekan da her zaman bir kitaplığım olmak zorunda, yoksa nefes alamam. Bu alışkanlığım, başıma hep dert olmuştur. Yurtta kaldığım zamanlarda; odamda portatif kitaplığım vardı. Yurttan pikapla ayrılan tek kişi ben olmuştum. Ama ben bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. Benim gibi insanlar çok. Bu yüzden yurtdışından gelirken ağırlık için çok para verenler, valiz taşımaktan kas problemleri yaşayanlar, sadece kitaplarının temizliği için adam tutanlar, kitaptan evde yer kalmadığı için taşınanlar, kitaplarını taşıyamadığı için taşınamayanlar, öldükten sonra evinden 3 kamyon kitap çıkanlar neler neler. Ben bunları nereden biliyorum? Tabiî ki fakındalık. Bu konularla ilgili haber programlarını, gazete haberlerini, kıyıda köşede sıkışmış röportajları kaçırmadığım için. Her okumam da da ohhh yalnız değilim diye değişik bir haz duymuşumdur.
     
 Evlendiğimde kitaplarımı kolilere koydum. Bu benim için onlara ihanet gibi bir şeydi, çok zorlanmıştım. Her kolinin yanında bunu belki okurum diye ayırdığım kitaplar da birkaç koli etmişti. Baktım olmayacak gözümü kapattım doldurdum hepsini. Dergilerimi ve kitaplarımı kaldırınca evde bayağı bir rahatlama olmuştu. Gerçi bizim evde sadece benim değil herkesin ayrı kitaplığı olduğu için, ben gidince onların alanı açıldı.
    Küçüklüğüm de hatırladığım şey babamın kitaplığıydı. Babamı bu yaşıma kadar kitap okurken çok az gördüm ama hep onun kitapla ilgili maceralarını dinleyerek büyüdüm. Babasının sinirlenerek kitaplarını yaktığı kısım da hep içim acıdı. Annemin de dergileri vardı. Evden herkes gidince hemen soluğu onun dergilerinin başında alırdım. Fasiküller, cildi de alınmış ama zaman olup ciltlenememişler. Okumayı annem sevdirdi bana. Kitap sevgisini, saygısını o öğretti. Kimse bana kitap oku demedi.
  Baküye geldiğimiz de en üzüldüğüm şeylerden biri kitap problemiydi. Her Türkiye ye gidişimizde bir valiz kitapla gelirdik.  Bu konuda eşime minnettarım, her zaman için. Saatlerce benimle birlikte, elimde ki listeyi almak için gezerdi. Tabi o zamanlar bu gelişin bir de gidişinin olabileceğini hiç düşünmemiştim. Şimdi her kitap alışımda gidişini de düşünmeye başladım.
  Bir ara Arapçaya merak sarmıştım. Şu an çok yakın arkadaşım olan, o zamanın Arapça hocam, yüksek lisans yapıyordu ve bir gün ‘gel seni bizim el yazmaları dersine götüreyim, hocamla tanıştırayım’ dedi. Atladım tabiî ki. El yazması dersi, nerdeyse kitabın K sine gitmiş gibi olacaktım. Hocam dersi odasında veriyordu ve   odanın yarısı kütüphaneydi. Deli gibi gözüm dönmüştü. Benimde derslere katılmama izin verdi ve bir dönem misafir olarak katıldım. Benim için inanılmaz verimli bir dönemdi. Kitapların çoğaldığın da, gidişinin ne kadar zor olacağını, orada fark etmiştim. Onların sınavının olduğu gün ‘Hocam dedim bende kitaplığı yerleştireyim’. Elime bezi aldım, kitaplığı döktüm, hem kitapları inceliyordum hem de temizliyordum. Üniversite uzakta olduğu için şoförle gidiyordum. Millet bana gülmüştü. ‘Bu ne dengesizlik, kapıda şoförle temizliğe mi geldin’ diye. Ama benim için inanılmaz zevkli bir şeydi. O derslerde öğrendiklerimi sonra uzun uzun anlatırım.
  Şimdi kitap çılgınlığım Kayraya kayıyor yavaş yavaş. Çocuk kitapları ve kitapçıları! ‘Mesajınız Var’ diye çok güzel bir film izlemiştim. Orada kızın çok tatlı bir kitapçı dükkanı vardı ve masal okuma saatleri. Çocuklar gelip oturuyorlardı, biri onlara kitap okuyordu. Bu nasıl güzel bir şeydir. Daha önce farkındalığım bu yönde gelişmediği için  ‘çocuk kitapçısı’ diye bir sektöre dikkat etmemiştim. Şimdi anne bloglarını okuyorum ve hepsinde mutlaka ‘çocuğumun kitaplığı’ diye bir bölüm var. Kiminin hem Türkçe hem İngilizce kitaplıkları var. Birkaçında ‘ Biz kitap okumaya 3 aylık başlamıştık, yok bu kitabını hamileyken almıştım’, gibi cümlelere rastlayınca telaşlandım. Acaba ben geç mi kaldım Kayra nerdeyse 6 aylık oldu! ( Eşim de güldü bu telaşıma) Gerçi Kayranın da kitapları var ama iki tane sadece. Şimdi kendimi bıraktım, ona kitap listesi hazırlamaya başladım. Sanırım 4-5 yaşına geldiğinde onun da bir kütüphanesi olacak. Tabi babamız için biraz zor olacak artık ama napalım yapacak bir şey yok. Geç bile kalmışız baksanıza. Bu sektör de çok karışık. Sanmayın hani çocuk kitabı ne olacak diye. Çok önemli kitap seçimi.  ‘Bir dolap kitap’ diye bir web sitesi var, oldukça başarılı bu konuda. Yaşlara göre kitap listesi var. Ayrıca kitapların içeriğini ve ne katacağını da anlatıyor. Onun dışında ‘kipitap’ da güzel bir çocuk kitapçısı. Artık listemizi yapınca, buradan yayınlarız oğluşkiyle.
     Benim inandığım ve çok tekrar ettiğim bir şey vardır. Çocuk bazı kavramları gözünü açtığından itibaren görürse, (anlasın anlamasın önemli değil) onu sıradanlaştırır. Hayatında o kavramı dışarıdan yeni oluşum olarak görmez. O zaman, kabul etmek veya etmemek gibi de bir seçime gidemez. Onun için, alışkanlıklar, o daha bilincine varmadan önce başlatılırsa, fark ettiğinde zaten çoktan sahip olacaktır ve hayatının bir parçası haline gelmiştir. Ancak belirli bir yaşa geldiğinde, herkesin kendi gibi olmadığını anladığın zaman, farkı fark edecek o zamana da zaten reddetme dönemi geçmiş olacaktır. Bir dönem dirense bile, sonunda tekrar dönecektir. Zaman bu konuda haklı olup olmadığımı gösterecektir, umarım yanılmıyorumdur

1 yorum:

sek güzeli dedi ki...

beni kitap delisi yapan anneme şükürler olsun diyorum, onun sayesinde doğdu bu aşk içimde, o kitap okumazdı ama çok güzel karakalem çizerdi,çigisiz bir defterim vardı okumayı öğrendiğimde okuduğum her hikaye kitabının baş kahramanını o deftere çizerdi, ehh bende tabiii yeni çizimler için okurdumda okurdum sonra gözümü bir açtım bu hale gelmişim =) okuyorumm okurum okuyorum gözlerim isyan ediyor beynim cenkte ben halaa ha bi satır daha =)

Yorum Gönder

Siteden yapılan alıntılar tek koşul altında izin kapsamındadır: Alıntı yapılmadan önce izin alınmalı,alıntı yapıldıktan sonra, sitenin adresi görünür ve okunur tarzda yazılmalıdır. İzinsiz ve kaynak belirtilmeden yapılan alıntılar, özellikle de yazıların başka isimler altında yazılmış gibi gösterilmesi,5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
 
Powered by Blogger