Sayfalar

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Radyasyon Kafa

 Üniversitede ikinci sınıfa geçince babama bilgisayar aldırmıştım. O zaman tabi diz üstü bilgisayarlar nerde. Benim ki dev gibi bir kasası olan ve dev gibi monitörü olan bir bilgisayardı. Ama o zamana göre iyi bir bilgisayardı. İnternetle de o zaman tanışmıştım sene 98. Hiç unutmuyorum çevirmeli ağ vardı. Allahım her yerden kablolar gider, telefona bağlarız, ‘bekle, dıt dıt  dıt dıııııııttt, oldu bağlandı bağlandı, yok koptu yine yaa.’Saatlerce uğraşırsın sonuçta bir saat bağlanır, onda da sayfa açılmaz, beklersin. İyi sabır varmış ha. Tabi o zaman bayanlar da bilgisayar merakı ve becerisi bu zamanki kadar gelişmiş değildi. Daha çok erkeklerin tekelindeydi. Yoğun bir şekilde uğraşıyordum, soru soracak kimseyi bulmıyordum. Bazen erkekler dalga geçiyordu, ama onlara inat çözdüm olayı. İlerledim hatta abuk sabuk programlar buluyordum, yüklüyordum sonra siliyordum. En büyük zevkim program keşfetmekti. Chatler da vardı ama pek beceremedim onları. Senaryo yazamıyordum, her sorana doğrudan adımı falan söylüyordum. Baktım başıma iş gelecek, dedim ‘Deyyan pek bulaşma’ zaten pek de eğlenceli değildi. Sonra iş hayatın da sabah 8 de açılıyordu bilgisayarım, gece 2 de kapanıyordu. En son, eşimle uzak olduğumuz zamanlarda en fazla zamanı harcadım bilgisayar başında. Bir ağabeyin değimiyle, radyasyon kafalı oldum
     
 Evlendikten sonra bilgisayarı acil durumlar dışında pek kullanmadım. Sanırım yorulmuşum. Ta ki bu blog işine gelinceye kadar. Şimdi tekrar teknoloji tarafım canlandı. Pek iyi olmadı tabi bu, özellikle hakan için hiç iyi olmadı. Blogları geziyorum, ilgili web sayfalarını inceliyorum, blog tasarımı için gerekli yazılımları bulmaya çalışıyorum, fotoğraf programlarına merak saldım. Artık bu sayfa benim evim gibi oldu. Evimin dekorasyonuyla uğraşıyorum. Ana mobilyaları, renk uyumları, fotoğraf çerçeveleri, kitaplık. Her gün taze yemek çıkması lazım misafirlerime,  yanında tatlı olarak bir iki fotoğraf koyulsa ne güzel olur, halının rengi, kapıyı nerden versek, oda açsak mı açmasak mı, bildiğin ev dekore ediyoruz. Akıllı ev sahipleri önce evini hazırlıyor, bir iki yemek yapıyor dolaba atıyor, her işini bitiriyor sonra kapıyı açıyor. Bizim gibi, misafir koltukta otururken, yerde ki halıyı değiştirmiyor. E artık ev yerleşene kadar biraz idare edicez ne yapalım. Bir de çocuklu kadın olunca, yemekleri gece çocuklar uyuduktan sonra hazırlıyorum. Kimi zaman çok yorgun ve uykulu oluyorum. Bu nedenle bazen sabah uyanınca düşünüyorum ben gece ne hazırladım diye.
Bazı misafirlerim bana çok yardımcı oluyorlar. Evim hakkındaki fikirlerini söylüyorlar , beğenilerini ve bazen olumlu eleştirilerini. Toz alırken unuttuğum yerleri gösteriyorlar çaktırmadan. Bazı misafirlerim çok sessiz. Geliyorlar evimi geziyorlar, biraz bir şeylerden atıştırıp gidiyorlar. Kimi bazen bir daha geliyor, kiminin de damak zevkine hitap edemiyoruz tabiî ki. Ben hep bir telaş içindeyim. Yetişmeye, yetiştirmeye çalışıyorum. Bizde komşu ziyaretleri olur. Yeni taşınana gidilir, hayırlı olsun denir ama bu oturduğum muhit çok kalabalık daha kimseyle tanışamadım.
   Bu yeni evimi, bloğumu seviyorum. Her gün heyecanla istatistikleri açıyorum bugün kaç kişi girmiş diye. Bazen çok merak ediyorum acaba kimler okuyor, beğeniyor mu beğenmiyor mu. Bir sürü değişik insan tipleri hayal ediyorum. Onların benim nasıl biri olduğumu düşündüklerini merak ediyorum. Oğlum biraz daha büyüse, beraber yazsak, okusak, onun masallarını, oyuncaklarını, arkadaşlarını, okulda neler yaşadıklarını anlatsak.
Uzun yıllardır yazan blogları inceliyorum, nerede nereye gelmişler. Kendime bakıyorum, ben nereden nereye gelmişim?
 Makine mühendisliği okumuşum, 6-7 yıl çalışmışım, ne kariyer planları yapmışım, sonra aşık olup dünyayı bir tarafa koyup hayatı resetlemişim. Eşim olmuş , ev, ülke, dil, şehir, iş,  saat bile değişmiş. Aşka alıştım derken süper bir oğluşum olmuş, anne olmuşum. Bloğum olmuş ve hayatımı, duygularımı paylaşıyorum. Evime hoş geldiniz. Umarım çok uzun seneler beraber paylaşırız hayatı.(Bu cümlede tv program sloganı gibi oldu ama napalım artık)  

1 yorum:

Tugce Ayhan dedi ki...

Canim, elinin tadi her gecen gun daha bir lezzetli hal aliyor. Sen misafirlerine ikram ettikce onlarin yorumlarini sindirip yeni tariflerle yola cikiyorsun. Zamanla kendine, evine ve yemeklerine olan guvenin oturacak eminim, o zaman sen soracaksin bugun canim patlican dolma cekti yaptim yiyen var mi diye :))
Ev dekorasyonuna gelince ben sunu bilir sunu soylerim; "Tebdili mekanda fayda vardir." Ha bu evin kendini degistirmek ya da evin icini degistirmek olsun. Farketmez. Sen, kendini ve yolunu buluyorsun hic tereddut etme bunca sevdigin varken yaninda donup arkana bakmana gerek yok!
Seni seviyorum!

Yorum Gönder

Siteden yapılan alıntılar tek koşul altında izin kapsamındadır: Alıntı yapılmadan önce izin alınmalı,alıntı yapıldıktan sonra, sitenin adresi görünür ve okunur tarzda yazılmalıdır. İzinsiz ve kaynak belirtilmeden yapılan alıntılar, özellikle de yazıların başka isimler altında yazılmış gibi gösterilmesi,5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
 
Powered by Blogger