Sayfalar

3 Ağustos 2011 Çarşamba

Kurskolik Berber

 Hiç bir zaman benim asla tek bir ilgi alanım olmadı. Hep birden fazla şeyle aynı anda uğraştım. Hatta dönem dönem bu, çevrem de maymun iştahlılığım olarak adlandırıldı. Annem   çok kez ‘Kızım tamam her şeyle ilgilen, bu çok güzel bir şey ama bir ağacın önce ana gövdesi olmalı, diğer yan dallar ona yardım eder. Sende kendine önce bir ana dal seç, sonra ilerle’ dedi. Ne yazık ki daha o ana gövdeye ulaşamadık. En son bu kadar abuk sabuk bilginin, yazı işinde işe yarayabileceği düşünülüyor.
    Bir gün bir gazetenin Pazar ekinde bir yazı gördüm ‘Kurskolik insanlar’ işte dedim olay budur, yalnız değilmişim. İki tam sayfa ,bir sürü insan var ,liste liste de gittikleri kurslar. Adam berber ama yirmi tane kursa gitmiş. Dil kursları, yemek kursları vs vs. Kültürlü berber.
  Benim gibi insanların içinde bir canavar yaşar. ‘Öğren, her şeyi öğren’ canavarı.
    
Üniversite de genel kurslara gidiyordum. Hızlı okuma, motivasyon, çizim programı gibi. İş hayatına başladıktan sonra mesleğimle ilgili kurslara yöneldim. Özellikle devletin çeşitli kurumlar aracılığı ile açtığı kurslar vardı, kısa süreli. Büyük firmalar tanıtım için gelip iki üç gün yoğunlaştırılmış kurslar veriyorlardı. Ama çok verimli oluyordu. Pazarlama, liderlik yöneticilik, vücut dili, dış ticaret vs gibi. Tabiî ki hiçbirini kaçırmadım hepsine gittim. Bu arada da sosyal kurslarım devam ediyordu. Hiç çalamadığım enstrümanların kursları; gitar , flüt. Sonra dış ticarete merak sardım. Tam üç ay her cumartesi 3 saatlik yolu, dış ticaret kursu için gittim geldim. Tam bu alanda ilerlemeyi düşünüyordum  ki aşık oldum. Çıktım geldim aşkımın peşinden Baküye . Babam evlenirken eşime, ‘oğlum dergi, kitap ve kurslara dikkat et yavrum’ dedi, erkek dayanışması altında uyardı. Ama eşim benim bu huyumu  seviyordu ki zaten.
  Baküye geldiğimizde evimizin hemen yanında bir spor kompleksi vardı, ikinci gün hemen gittim platese başladım. Yapamazdım evde, insansız ve hareketsiz imkansız bir şey benim için. Sonra yakında bir dil kursu buldum, Rusçaya başladım, bir ara yedi kursa aynı anda gidiyordum  ve okulda ki gibi ders programı tutmaya başlamıştım. Sonra eşim işin ciddiyetini anladı ve arkadaşlarımıza şöyle bir uyarıda bulundu.’ Kim kurs ismi söylerse parasını öder’ Bu bayağı etkili oldu. Bu yedi kursun içinde platesten, oryantale, yüzmeden, resime kadar ne ararsan vardı. Tabi bu dönem çok uzun süremedi.
   Etrafımdakilerin büyük bir bölümü bu huyumu anlayamıyor, kimileri yıkılacağım ve sıkılacağım anı bekliyor, kimileri sorunlarım olduğunu düşünüyor. Hamile kalınca biter dediler. Biter mi bunlara birde hamile kursum eklendi. Doğum yapınca biter dediler ,evet şimdilik mola verdik biraz.
 Aslında bu kısa bir giriş bölümü olacaktı ama liste uzun olunca pek kısalamadı. İnsan da öğrenme duygusunun vermiş olduğu bir haz vardır.  Koskoca okyanusun ortasındasınız ve zaman hızla akıyor. Evet her şeyi bilemezsiniz, her şeyi yapamazsınız ama deneyebilirsiniz. Neleri sevip sevmediğinizi, nelere yeteneğinizin olup, nelere olmadığını bulabilirsiniz. Bazı şeylerden de sadece zevk alırsınız. Hayatta zaten yapmanız gereken şeyler var. Bazen bu tür sosyal aktiviteler, sizin hayatınız da, başka şeylerin de olduğunu hatırlatır size. Ben çok yoğun çalışanlara, bir şeyler yapmalısınız dediğim de çok yorgunuz zamanımız yok diyorlar. Benim de günde on iki saat çalıştığım ve yorucu bir işim oldu. Bunları ben dinlenmek için yapardım. Kafam dağılırdı, zevk alırdım ve kendimi cam fanusun içinde yaşıyormuş gibi hissetmekten kurtulurdum.
    Bütün bunların dışında benim başka bir amacım vardı aslında. Ben çok eskiden bir yerlerde bilginin DNA ya geçtiğini okumuştum. Hep beynimin bir köşesinde bu vardı. Ben ne kadar çok şey öğrenirsem bir şekilde bunun genlerime geçtiğine inandım. Genlerime geçmese bile, o kadar hızlı gelişen bir dünyada yaşıyoruz ki , çocuğum olduğu zaman ona yetişebilmek için bilgili olmayım ve beynimi taze tutmalıyım diye düşündüm hep. Amacım hiçbir zaman her şeyi bilip çocuğuma öğreteyim değildi tabiî ki. O bir şeyleri öğrenirken ona eşlik edebilecek fikre sahip olmaktı. Belki bilginin kendisi genetiğe geçmese de öğrenme arzusu kesinlikle geçebilecek bir şey diye düşündüm hep. Sonra hamilelikle ilgili kitaplar okurken de epigenetik diye bir şeyle karşılaştım. Var olan genetiğin ayarlarıyla oynayabiliyorsunuz. Bu başta çok fantastik bir şey gibi gelebiliyor insana ama değil. Bebek anne babadan bazı genleri alıyor evet ama anne karnından başlamak üzere çevre koşullarıyla birlikte bazı olumsuz genleri bastırıp olumlu genleri aktive edebiliyorsunuz. En basit örneklerden birisi, hamileliğini sakin, mutlu, huzurlu geçiren bir annenin bebeği ile devamlı gergin stresli bir annenin bebeği çok farklı oluyor. Bunu artık herkes kabul ediyor. Bir diğer örnek ise, anne hamileyken kilo alıcam korkusuyla veya bilinçsizce sağlıksız beslendiğinde, o bebeğin gelecekte obez olma ihtimali veya sindirim sistemi problemleri yaşama ihtimali büyüyor.
 Artık yeni çocuklar farklı ve kendilerine uygun farklı bir dünyaya geliyorlar. Onlara  bir şey öğretemiyorsunuz, siz öğreniyorsunuz. Bunun içinde tv başından kalkıp ders çalışmak gerekiyor. Benim bebeğimin beni, boş ve anlamsız gezerken, akşama kadar tv izlerken, ya da ev işlerinden kafamı kaldırmazken göreceğine , beni o kurs bu kurs koştururken görmesini tercih ederim. Şu aralar herkes ona endişelenerek baksa da, eminim o da bu tür faaliyetlerden hoşlanacaktır.

2 yorum:

Tugce Ayhan dedi ki...

Bu konuda sana imrenmemek mumkun mu? Hersey hakkinda asagi yukari bir bilgin var gercekten ve yazilarina bunlarin yansimasini gormek, insanda okuduklarina dair ayri bir tad birakiyor!

Gülter Oktay dedi ki...

Bence annenin bahsettiği ana gövde; annelik oldu senin için. Neden mi?: Gerçekten başarılı olup gün yüzüne çıkarmadığın, sadece birkaç kişinin bildiği (ne mutlu ki onlardan biriyim) duygularını kelimelere dökme ve kaleme alma yeteneğini gün yüzüne çıkardın. Yani bence, en büyük yan dalı da oluşturdun, sonraki yan dallarda da aynı başarıya ulaşabileceğini düşünüyorum. Eline yüreğine sağlık....

Yorum Gönder

Siteden yapılan alıntılar tek koşul altında izin kapsamındadır: Alıntı yapılmadan önce izin alınmalı,alıntı yapıldıktan sonra, sitenin adresi görünür ve okunur tarzda yazılmalıdır. İzinsiz ve kaynak belirtilmeden yapılan alıntılar, özellikle de yazıların başka isimler altında yazılmış gibi gösterilmesi,5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
 
Powered by Blogger