Sayfalar

23 Şubat 2012 Perşembe

Arşivdeki İnsanlık

Kaç kişi maddi ve manevi karşılık beklemeden bir şeyler yapabilecek kadar güçlüdür. Acaba bunu yapmak güçle mi alakalıdır? Bir bakıma da güçle alakalıdır. Kendisi, yaşamayı göze alacak kadar güçlü olmayan, başkası için hiçbir şey yapamaz.

Her nefes alan yaşamaz.

 Asıl köken insanlıktan geçer. Yaratılışta bu program mevcuttur insanda. “Hiçbir karşılık beklemeden iyilik yap” programı. Zaman içerisinde bir çok gereksiz sebepten ötürü arşive kaldırılır.  Bu nedenle herkesin içinden derinlerde bir yerlerde “keşke bende yardım etsem” düşüncesi geçer ama uygulamaya geçemeden söner. Bu düşünce baskı yapmaya başlarsa da gerekli bahaneler bulunur. Bu bahaneler muhafız olarak düşünceleri götürür tekrar arşive kaldırır.

Kayra artık büyüyor. Bu nedenle de son günlerde, gelişimi ve aktiviteleri için araştırmalarım yoğunlaştı. Bu konularda en güzel bilgileri anne bloglarından alabiliyorum. Son bir yıla kadar Türkiye de bu kadar çok anne bloğu olduğunu gerçekten bilmiyordum. İnceledikçe kadınlara hayran olmamak ve saygı duymamak içten değil.

Sayfaları dolaştıkça birbirinden farklı sosyal sorumluluk projeleriyle karşılaşıyorum.
İnsanlar hiç tanımadıkları, görmedikleri ve beklide hayatları boyunca görmeyecekleri insanlar için bir şeyler yapmaya çalışıyor. Çok büyük şeyler de başarıyorlar.

 Nedense yardım çoğu zaman parayla eşdeğer algılanır. Hatta bir fakire üç beş kuruş vermek vicdanın tozunu alır. Çoğu kişiye göre “yardım” zenginden fakire doğru akan bir kelime olmuş. Yardım almak küçülten, vermek büyüten olmuş. Bu anlayış da insanı eriten ateş olmuş.

Halbuki büyükler bilir ki bu tam tersidir. Yardım ve iyilik birilerini yukarı çıkarmaz, diğerlerini aşağı indirir.
İyiliği alan, verene yardım eder. İnsan olduğunu hatırlatır, ağırlığını alır, ona iyi biri olma sıfatını verir. Hatta bazen yardım isteyen biri, insanlık sınavının sorusudur. Kişi bu soruya doğru cevap verirse insanlıktan geçer.

Maddi manevi karşılık beklemeden iyilik yapmak aslında çok da kolay bir şey değildir. İnsanda kibir denen bir virüs vardır. Bu virüs tam da bu sıralarda ortaya çıkar. El, vermek için uzanınca kibir işe koyulur.
 “Sana teşekkür etmeli, sen büyüksün,güçlüsün,zenginsin,iyi birisin, sana minnettar olmalı, herkes duymalı iyilik yaptığını, insanlar seni övmeli, aferin demeli….” diye başlar dırdıra.  Kimileri bu sesleri duymaz, kimi bir kısmını duyar, kimi ise kendini kaptırır gider ve sonunda ağzından şöyle bir cümle düşüverir yere “ Bu kadar iyilik yaptım bir teşekkür mü ettin sanki, Sen ne anlarsın iyilikten ” . Bu cümlenin kırıkları vereninde alanında canını yakar.

Kimi yerde ilik ihtiyacı olan genç ve güzel bir annenin kampanyası, kimi yerde van için örgü kampanyası, başka yerde çocuklar için kitap, oyuncak, kıyafet kampanyaları. Bunların dışında anneler araştırıp buldukları bilgileri, aktiviteleri, oyunlarını, beğendiği kitapları paylaşıyorlar. Ben bir çok şeyi bu annelerden öğreniyorum. Bilgiyi karşılıksız paylaşmak kadar büyük bir iyilik ve yardım olabilir mi şu dünyada. Her şeyin temeli bilgiden ve eğitimden geçiyor.

Her insanın yaşarken hayatını yerleştirdiği bir duvar kağıdı var. Bu kağıt ne kadar beyaz, temiz ve parlak olursa üzerindeki yaşamın renkleri de bir o kadar canlı ve güzel görünür.  Yok eğer zemin koyu renkliyse, hatta siyahsa işte o zaman yaşanan güzel de olsa görüntüsü koyu olur. Sayfa yaşamın renklerini yutar.

Bakmak, görmek ve algılamak birbirinden ayrı ama aynı zamanda birbirine bağlı kavramlar. Yaşananlara nerden baktığın, ne gördüğün ve ne sandığın çok önemli. Yardım ederken kullanıldığını veya kandırıldığını düşünen kişi kandırılır. Karşılıksız iyilik yapana enayi gözüyle bakan kişi hiçbir zaman onun mertebesine ulaşamaz.

Karşılık beklemeden, kendi kendine kibirlenmeden, karşıdakini zayıf görmeden iyilik yapabilmek insanlık ister. Ne mutlu ki dünyada da çok İNSAN var. Onların gücü diğerlerini de temizler.

1 yorum:

Feride dedi ki...

Çok güzel yazı Deyyaan. Belki de, insanın eşrefül-mahlukat olduğunu hatırlatan hareketlerden biri de iyilik yapmaktır. Dediğin gibi, şu günlerde iyilik yapmak için alternatiflerin çoğalmasına karşılık yapmamak için bahane alternatifleri de çok.
Yazını okuyup da elimi vicdanıma koyunca iyilik borçlarımı hatırladım:)

Yorum Gönder

Siteden yapılan alıntılar tek koşul altında izin kapsamındadır: Alıntı yapılmadan önce izin alınmalı,alıntı yapıldıktan sonra, sitenin adresi görünür ve okunur tarzda yazılmalıdır. İzinsiz ve kaynak belirtilmeden yapılan alıntılar, özellikle de yazıların başka isimler altında yazılmış gibi gösterilmesi,5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
 
Powered by Blogger