Sayfalar

15 Kasım 2011 Salı

Lego Felsefesi


Uzak Doğu’da ying yang felsefesi vardır. Lise dönemlerimde kolyeleri, bileklikleri pek modaydı. Sokak ağzıyla “Her iyinin içinde bir kötü, her kötünün içinde bir iyi vardır” demek. En küçük çocukların bile diline dolanmıştı bu cümle. Farklı ve çekici bir simge, çocukları bile filozof yapmıştı o zamanlar.

Büyüyünce “diyalektik” kelimesini pek duyar oldum. Bu daha asortik, “zıtların birliği” demekmiş. Yunancadan geliyormuş. Zıtlıkların birliği de kendi içinde didişirken hareketi ortaya çıkarıyormuş.

Bilgisayarın icadında ise sadece 0 ve 1 kodu kullanılmış. Bir bakış açısına göre de 0 “yok” 1 ise “var“ı simgeliyor. Bu da zıtlıkların şahı.

Materyalist dünyadan manevi dünyaya kadar herkesin birleştiği tek nokta ”zıtlık”. Var ve yok. İyi ve kötü. Birbirine muhtaç zıtlıklar.

Kafamın bir bölümünde her zaman bir karışıklık vardır ya; bir şeyler, bir şeyleri kovalar, diğerleri saklanır, kimi zaman kavga çıkar. İşte ara sıra kafamın bu bölümünde çok gürültü oluyor ve en son, sessiz olun diye kapıyı araladığımda, karşıma bu cümleler çıktı. Düşüncelerin her biri bir yana dağılmış, kiminin eli diğerinin gözünde, kimi bir şeylerin altına saklanmış, kimi ortada ben haklıyım, sen haklısın diye çekişme halinde. Baktım öyle “Sessiz olun” diyerek çözülecek gibi değil. Gelin dedim, derdiniz nedir anlatın:

Çok neşeli görünen insanların birçoğu, aslında içlerinde derin bir hüzün yaşayanlardır. Çok vurdumduymaz görünenler ise birçok kişiden daha ince düşünceli ve hassastırlar. Her şeyle dalga geçen insanlar, tam aksi, her şeyi çok fazla ciddiye almaktan yorulmuş olanlardır. Çok güçlü görünenler zor ayakta kalabilenlerdir. Tabii bunlar herkes için geçerli değil, ama genele bakıldığında çoğunluğa sahip karakterlerdir. İnsanların hayatla baş etme yöntemleri, denge kurmaktan geçer. Denge kurmak için ise zıtlık lazımdır.

Bir şeyleri kapatmanın en güzel yolu, tersiyle örtmektir.

Hayatlarında çok büyük problemleri olmayan insanlar, mutsuz olmak için sebep ararlar, hayatları zor ve problemli olan insanlar ise mutlu olmak için neden ararlar. Çünkü ikisi de tek başına yaşanılamaz. Değeri olmaz.

İnsan ilişkilerinde, özellikle de evliliklerde bu zıtlık çok daha belirgin olabiliyor. Karakterleri zıt insanların ilişkileri çok fırtınalı geçiyor ama yine de diğerlerinden daha sağlam olabiliyor. Çünkü birinde olmayan özellikler diğerinde var. Bu birkaç anlama gelebiliyor, öncelikle birçok konuda fikir alışverişi yapıp, bakış açılarını geliştirebiliyorlar. Birbirlerinin sevmedikleri özelliklerine sabrederek, hayata sabretmeyi öğrenebiliyorlar. Farklı görüşlere karşı daha anlayışlı olmayı öğreniyorlar. Tartışmayı öğreniyorlar. (Tartışmak çoğu zaman negatif algılansa da ilişkileri daha canlı tutan bir mekanizma olabiliyor.)

Birbirini tamamlayan parçalar, çoğu zaman dişlidir.

Çocuklara ilk alınan oyuncaklardan biri de legolardır, çünkü zekâyı en çok geliştiren oyuncaklardandır. Kimse bunu fazla irdelemez, çoğu kişi de parça sayısı çok olduğu ve sökülüp takıldığı için oyun alternatifinin fazla olduğunu düşünür. Oysa ana mantık, “var” ve “yok”un birleşmesidir, tıpkı bilgisayarın icadındaki gibi.

Zıtlıkların birleşmesinden parçalar üretilmektedir. Çocuklar daha beyinleri gelişirken öğrenirler bu felsefeyi, mantığı, sistemi, yöntemi artık kim ne isim koyarsa... Beyinleri bir süre sonra bu mekanizmayla çalışmaya başlayınca hayatı daha kolay kavrayabilirler. Her lego parçasını birleştirdiklerinde, onlar farkında olmadan beyin bir kere daha anlar; birbirine ters iki parçanın nasıl bir araya geldiğini ve bundan ortaya neler çıkabileceğini.

Maddeden duyguya, insandan yaşam felsefesine kadar dünya üzerindeki her şey, ama her şey zıtlıklar üzerine kurulu. Bu konuyla ilgili verilebilecek binlerce örnek var. Buraya kadar tamam, zaten bunları herkes biliyor da bilmek ne fayda sağlıyor.

Diğerlerini bilemem ama bunları bilmek, çok sıkıştığım zamanlarda işime yarıyor. İçinden çıkamadığım kötü bir olayla karşılaşınca “Her hayırda bir şer, her şerde bir hayır vardır” diyorum. Çok kötü olduğunu düşündüğüm biriyle karşılaştığım zaman, bu insanın da içinde bir yerlerde iyi biri vardır diye umut ediyorum. Yağmur olmasa gökkuşağı olamaz diye düşünüyorum.

Son olarak, dünyada bu kadar kötü olay yaşanırken, bir yerlerde bunları dengeleyecek kadar güzel bir şeylerin yaşandığını, sadece bizim bunları duyamadığımızı hayal ediyorum.

2 yorum:

Feride dedi ki...

Çok güzel olmuş Deyyan, bilimsel yönü çok hoşuma gitti. Ellerine sağlık.

sek güzeli dedi ki...

gerçekten çok güzel ruhsal durumları maddeselleştirmek imgelere dökmek hayatımızı kolaylaştırıyor, sende bunlara kayda değer örnekler vermişsin

Yorum Gönder

Siteden yapılan alıntılar tek koşul altında izin kapsamındadır: Alıntı yapılmadan önce izin alınmalı,alıntı yapıldıktan sonra, sitenin adresi görünür ve okunur tarzda yazılmalıdır. İzinsiz ve kaynak belirtilmeden yapılan alıntılar, özellikle de yazıların başka isimler altında yazılmış gibi gösterilmesi,5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
 
Powered by Blogger